october's more than eight

bugün bir sınava girdim. bu sınav, şu neredeyse yanınıza kimlik ve bir şişe sudan fazlasını almanıza izin vermedikleri türden bir sınavdı. tüm gereklilikleri iki kez saymama rağmen unuttuğum şeyler ve ayakkabıma soktuğum kredi kartımla 12 senedir gidip geldiğim yollarda kaybola kaybola sınava girdim ve çıktım.

gözlük takmanın ve gözlük takman gerekirken gözlük takmamanın büyük avantajları var. gözlüksüzken, yolları tanıyamadığında suçu algına değil gözlüksüzlüğüne atabiliyorsun. ya da tanıman gereken insanları tanıyamadığında. bunların bir kısmı samimi ancak büyük bir kısmı da oyun.

bugünse, gözlüklerimi unutmuştum. yollar pek tanıdık değildi.

elimde kimliğim, sınav giriş belgem, kalem ve silgim, nakit param, seyahat kartım, anahtarım derken aklıma doktor octopus geldi.


doktorun adının otto olduğunu unutmuşum.

bazı ayları sabırsızlıkla bekliyorum. uzunca bir süredir ocak ayının gelmesini, yaz aylarının her birinin bir an önce bitmesini, eylülün sonbaharı başlatmasını hep sabırsızlıkla beklerim.
ekim ayı ise benim için hep yorucu ve toplanması bir kasım süren bir ay oldu; öte yandan çok da keyifliydi. girmem gereken dersler, katılmak istediğim etkinlikler; hepsi ekim ile randıman kazanıyor.

ve bugün nihayet gerçek bir mevsim yağmuru yağdı. hoşnutsuz değilim.

Comments

Popular posts from this blog

mars is a girl

ode to womanhood or the second sex