bugün bir pazar günü ve erken uyandırıldım. tekrar uyumaya çalıştığımda tabii ki aklıma sabahın 7'sinde aklınıza gelmemesi gereken düşünceler gurubundan bir şeyler geldi. bu sabahki konumuz: kadının toplumdaki yeri ft. kendi kendini gerçekleştiren kehanetler saçmalığı. bu saatte arayıp konuşabileceğim birileri olmadığı için, bunları da bir şekilde dışarı vurmam gerektiği için, buraya geldim. fanusun içinde büyümemiş olan bir kadınsanız hayatınızda birkaç kez öldürülmekten ve taciz edilmekten korkmuşsunuzdur. buna ek olarak, sadece cinsiyetiniz sebebiyle daha az zeki, daha az duygusal stabilite sahibi ya da daha az otokontrol hakimiyeti olan biri olarak da nitelendirilmişsinizdir. işin kötü tarafı, bu sözleri yeterince duyduysanız ya da aklınız yeterince süistimal edildiyse, içten içe siz de size yüklenen bu birkaç sıfatı kanıksayabilirsiniz. bunu farkında olarak yapmıyorsunuz. yoksa benim tanıdığım kimse kolay kolay daha az zeki olduğunu kabul etmeye meyilli değildir. aklıma rachel...
bugün dünya kız çocukları günüymüş. annem ve babam, yaşları ilerledikçe özel günleri daha da önemser oldular. yine yaşlarıyla doğru orantılı olarak, önemsedikleri önemli gün ve haftaların sayısı da artmaya başladı. şikayetim yok tabii ki, bugün ikisi de dünya kız çocukları günümü kutladı. ben de anneminkini kutladım. "ben de kız çocuğuydum" diyerek teşekkür edip güldüğü bir mesaj bırakmış telefonuma. hasta olduğumda, yani yalnızca burnum aktığında değil de gerçekten hasta olduğumda, anneme söylemek istemiyorum uzun süredir. benden çok o üzülüyor, en sonunda annemi hastalığım için teselli ederken buluyorum kendimi. buna kızmışlığım da oldu, sonra kızdığım için biraz da kendime kızdım. dokuzuncu hariciye koğuşu'nda "annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur: çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler; böylece keder anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür...
bugün bir sınava girdim. bu sınav, şu neredeyse yanınıza kimlik ve bir şişe sudan fazlasını almanıza izin vermedikleri türden bir sınavdı. tüm gereklilikleri iki kez saymama rağmen unuttuğum şeyler ve ayakkabıma soktuğum kredi kartımla 12 senedir gidip geldiğim yollarda kaybola kaybola sınava girdim ve çıktım. gözlük takmanın ve gözlük takman gerekirken gözlük takmamanın büyük avantajları var. gözlüksüzken, yolları tanıyamadığında suçu algına değil gözlüksüzlüğüne atabiliyorsun. ya da tanıman gereken insanları tanıyamadığında. bunların bir kısmı samimi ancak büyük bir kısmı da oyun. bugünse, gözlüklerimi unutmuştum. yollar pek tanıdık değildi. elimde kimliğim, sınav giriş belgem, kalem ve silgim, nakit param, seyahat kartım, anahtarım derken aklıma doktor octopus geldi. doktorun adının otto olduğunu unutmuşum. bazı ayları sabırsızlıkla bekliyorum. uzunca bir süredir ocak ayının gelmesini, yaz aylarının her birinin bir an önce bitmesini, eylülün sonbaharı başlatmasını hep sabırsızlıkla ...
Comments
Post a Comment