infinitely content
kimsenin kimseyle uğraşacak zamanı, isteği ya da enerjisi kalmadı.
az önce bir arkadaşımın çocukluğu ve çocukluk travmaları hakkında yazdığı bir yazıyı okudum. çok güzel, çok etkileyici yazılmıştı ama hakkını vererek değil, hızlı hızlı geçerek okudum.
üzülerek söylüyorum ama bu beni ilgilendirmiyor diye düşünerek okudum. ya da okumadım demeliyim.
son zamanlarda bir şeylerden yakınırken ya da olumsuzluklardan konuşurken, sözlerimin ortasında konuştuğum kişiden özür dilerken buluyorum kendimi.
doğru, kimse benim negatifliğimi yüklenmek zorunda değil. öte yandan, ben sorunlarım hakkında sadece psikologlarla mı konuşabileceğim artık? sevdiğimiz insanların "modunu düşürmemek" için güzel, hoş, iyi şeylerden bahsedip, geri kalanı ve maalesef ki çoğunluğu halının altına mı süpürmemiz gerekiyor?
hiç konuşmamayı tercih ederim.
Comments
Post a Comment