it's the same, but different
birkaç gündür, tam olarak beş gündür, yazlıktayım. ilk birkaç gün neden buraya daha çok gelmediğimi sorgulayıp, son birkaç günde cevabımı aldım. kötü değil, sadece cevabı bulmaya yaklaşmadan burdan ayrılmak gerekiyor. yine de şikayet ettiğim söylenemez.
bu akşam hangi filmi izlesem diye düşünürken listemde gözüme garden state ilişti. bu filmi çok izlememeye çalışıyorum, uzun süredir de izlememiştim; şimdi iyi bir zaman gibi geldi.
zach braff belki scrubs ile tanındı ve belki de scrubs'ın etkisinden kurtulamıyor/kurtulmak istemiyor ama benim için parçası olduğu en iyi şey garden state.
müziklerini hep çok sevdim, zach braff'in müzikleri büyük bir özenle bizzat seçtiğini okumuştum. bunu kanıtlayamam ama coldplay'i en çok sevdiğim dönemlerde biri bana filmde kullanılan müziklerden coldplay - don't panic dışındaki hepsinin eser sahipleri tarafından zach braff'e hediye edildiğini söylemişti. coldplay'den soğumamak için bayağı bir süre kaynak arayıp bulamadığımı hatırlıyorum. şimdiyse umursamıyorum.
filmde hamster cenazesi sahnesinde biraz mola vermek istedim. verandaya gidip, biraz müzik dinledim. salıncağa oturup, birkaç şarkı dinledikten sonra, garden state'in soundtrack'inden tamamen bağımsız olarak imogen heap - clear the area'yı açtım. çok garip, birden imogen heap'i nasıl keşfettiğimi hatırlayıverdim. 13 - 14 sene önce, yine bu salıncakta oturmuş, laptop'ta bir oyun oynuyordum. oyunu tarayıcı bazlı oynamıştım, arkaya rastgele bir müzik atanıyordu. clear the area çalmaya başladı, bir yandan oyunu oynayıp bir yandan da şarkıya hayran olmuştum. o el biter bitmez de şarkıyı aramaya koyulmuştum.
sonralarda oyunun adını unuttum ama imogen heap benimle kaldı. tekrar aynı oyunu bulmak istediysem de bulamadım, sonraları audiosurf adında benzer bir oyun buldum ve fona da clear the area'yı koydum ama aynı tadı vermedi.
işin enteresan ya da bana enteresan gelen tarafı, ben bunları hatırlamadan hemen önce dinlediğim şarkıda "it's the same, but different" cümlesi geçiyordu. bu cümle son zamanlarda kafama takılan bir cümle. farklı renkli ve farklı minderli salıncağa farklı ve 13 yıl daha yaşlı bir ben oturduysam da, az önce izlediğim filmin aynı sanatçı tarafından yapılan soundtrack'ini değil de 13 yıl önce ilk kez dinlediğim şarkısını açmam hoşuma gitti.
filmi şimdiki izleyişimde bu kadar müzik odaklı bakmam sadece soundtrack'in muazzam olmasından değil, high fidelity'nin kitabını okuyorum. kitap, bir müzik dükkanı sahibi rob'ın hayatını ve tüm ilişkilerini nasıl müziğe göre şekillendirdiğinden bahsediyor yoğunlukla. rob, pek çok durum için bir top 5 listesine sahip. kendi cümlesiyle: "görüşleri değil, listeleri var". arada sırada rob gibi listeler yapmaya çalıştım ama sonra vazgeçtim. yine de, sanırım garden state ve clear the area ilk 5'te.
Comments
Post a Comment